Açıklanamayan kısırlık, infertilite ne anlama gelir?
Açıklanamayan kısırlık, sebebi bilinmeyen infertilitedir. Kişilerde kısırlık problemi için yapılan araştırmalarda, kısırlığa neden olabilecek hiçbir sorun saptanamaması durumudur. Çiftler, bir sene süresince korunmadan cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen, ve hamileliğe engel teşkil edebilecek hiçbir sorun bulunamamasına rağmen gebelik sağlayamazsa, bu durum açıklanamayan kısırlık olara tabir edilir. Açıklanamayan kısırlıkta, esasında hiçbir sorun olmaması değil, tıbbi olarak geldiğimiz nokta ile bir sorunun bulunamamasıdır.
Kısırlık nedeniyle tedaviye başvuran adaylarda kimi zaman kadında, kimi zaman ise erkekte, bazen ise her adayda da sorun olabilir. Ancak bu adayların ortalama %15’inde her ikisinde de kısırlığa yol açabilecek hiçbir etken saptanamaz. Buna, açıklanamayan kısırlık denilir.
Bu adaylarda kadına ve erkeğe adaya araştırma amacıyla yapılan tüm tahliller, hormon tahlilleri, sperm tahlili, ultrason, histerosalpingografi (rahim filmi), laparoskopi, normal çıkabilir. Açıklanamayan kısırlık nedenleri, günümüz teknolojisiyle henüz saptanamaz. Yapılan tüm tahlilleri normal sonuç veren adaylarda, açıklanamayan kısırlık teşhisinin konulması adına laparoskopi uygulanması ve laparoskopinin de normal olması her zaman için gerekli bir koşul değildir.
Açıklanamayan kısırlık-infertilitenin görülme sıklığı nedir?
Gebelik sağlayamayan bütün çiftlerin %10-15’inde açıklanamayan kısırlık durumu söz konusudur. Açıklanamayan kısırlık vakalarında anne adayının yaşı ve kısırlık süresi oldukça önemlidir.
Hamileliğin oluşması için anne adayının yaşı oldukça önemlidir.
Yaşı henüz genç olan adayların her ay için doğal yollarla hamilelik sağlama oranı %20-25 olmaktadır. Bununla beraber 3 seneden daha uzun bir süre, kısırlık sorunu olan adaylarda bu oran, %1-2’ye düşmektedir. Anne adayının yaşının ilerlemesi ile birlikte üreme yetisi düşüş gösterir ve gebeliğin düşükle sonlanma riski artar.
Açıklanamayan kısırlık sebepleri nelerdir?
Açıklanamayan kısırlık sebepleri kesin olarak günümüz koşullarıyla henüz açıklanamamıştır. Ancak genetik, immunolojik ve kanın pıhtılaşması ile ilgili sorunlar, açıklanamayan kısırlığa yol açabilir.
Açıklanamayan İnfertilite- Kısırlık Tedavisi
Yumurtlama tedavisi ya da aşılama yöntemleri ile gebelik sağlamak için şans arttırılabilir. 4-6 aylık klomifen sitrat tedavisi neticesinde, gebelik şansı, bu tedavinin yapılmadığı hastalara göre iki misli artar. Aynı şekilde kas içine ya da cilt altından uygulanan gonadotropin (FSH, LH) ismi verilen ilaçlarla beraber uygulanan inseminasyon protokolleri ile yaklaşık olarak %15-20 arasında hamilelik şansı elde edilebilir.
Gonadotropinler ya da klomifen sitrat indüksiyonu ile aşılama uygulanmadan, zamanlı cinsel ilişki tavsiye edilerek benzer hamilelik oranları sağlanabilir. hCG iğnesi uygulandıktan sonra yaklaşık 36 saat sonra yumurtlama oluşur. Bu sebeple de adaylara hangi saatlerde cinsel ilişkiden bulunmaları gerektiği söylenebilir.
Açıklanamayan kısırlık sorunlarının tedavisinde, farklı yöntemler de uygulanabilmesine rağmen genel olarak uygulanan tedavi yöntemleri:
- Belirli bir zaman, adayların kendi kendilerine hamilelik sağlaması için zamanlı cinsel ilişki tavsiye edilir. Bu dönemde; sigara, alkol, fazla kilo gibi doğurganlık yetisini düşürebilecek faktörlerin düzenlenmesi ve hayat tarzında değişikliklere gidilmesi gerekir. Bu sayede açıklanamayan kısırlık sorunu olan adayların %10-20’sinde 1 senede doğal yollarda gebelik oluştuğu gösterilmiştir.
- Endometriozis şüphesi mevcut ise, laparoskopi uygulanabilir.
- Yumurtlama tedavileri (ovulasyon indüksiyonu) ve aşılama (IUI) ile gebelik şansının arttırılması için çalışılabilir. Bu tedaviler sonucunda hamilelik sağlama şansı %10 olarak gösterilmiştir: Klomifen + Aşılama: %7 , Gonadotropin + aşılama: %9-12.
- Tüp bebek yöntemleri: Açıklanamayan kısırlık tedavisi için en etkin olan yöntemdir.
Tedavi sırasını şu şekilde de açıklayabiliriz:
- Anne adayının yaşı henüz genç ise ve yumurtalık rezervleri iyi durumda ise, kısırlık süresi 2 seneden az ise: Bir sene boyunca hayat tarzı değişikliklerine gidilere, kendi kendilerine hamilelik sağlamaları denenir. Ardından ise 3 ay yumurtlama tedavisi ve aşılama tedavisi uygulanır. 3 ayda hamilelik sağlanamaz ise daha sonra tüp bebek tedavi yöntemine geçilir.
- Anne adayının yaşı 35’ten fazla ise ya da kısırlık süresi 2 seneden fazla ise ya da yumurta rezervleri iyi durumda değil ise: Zaman kaybedilmeden 3 ay yumurtlama tedavisi ve aşılama tedavisi uygulanır. 3 ayda hamilelik sağlanamaz ise tüp bebek tedavisine geçilir.
Açıklanamayan kısırlık tedavisi için belirli bir formül yoktur. Doktor, deneyimleri ve hastanın durumuna göre bir tedavi planlayabilir.
Aşılama nedir?
Aşılama, spermle yumurtanın birleşme ihtimalini arttırmak amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Aşılama tekniği, uzun bir süre hamilelik için uğraşılan ancak bunu elde edemeyen adaylara uygulanan oldukça pratik bir yöntemdir. Kısaca, meninin ya da sperm hücrelerinin alınması ve yöntemin türüne göre vajinaya ya da rahmin içine bırakılması ile uygulanma prosedürüne dayanır. Aşılama uygulaması neticesinde hamilelik sağlama şansı yüzde 20’dir.
Aşılama yöntemi zorlu bir işlem mi?
Aşılama yöntemi, oldukça pratik ve hızlı uygulanan bir yöntem olsa dahi, ilk olarak adayların doğal yollarla gebelik sağlamaya çalışması denenmiş olmalıdır. Çocuk sahibi olmak isteyen ve bunun için 1 senedir uğraşan ancak halen gebelik sağlayamayan çiftlerde gerekli testler yapılır ve aşılama yöntemi denenir. Aşılama, ağrısız bir işlemdir.
Aşılama yönteminin uygulanma şartları
Aşılama yöntemi baba adayında sperm ve anne adayından yumurta üretimi yapılıyor ise uygulanabilir. Şayet bu iki koşuldan bir tanesinde dahi sorun varsa, bu sorunun ortadan kaldırılması ve o şekilde aşılama yönteminin yapılması gerekmektedir.
Aşılama en yaygın olarak;
- Düşük sperm sayı veya hareketlilik oranı (Erkek faktörü)
- Açıklanamayan İnfertilite
- Servikal mukus problemleri (servikal faktör)
- Rahim ağzının (serviksin) anatomik problemleri
- Sperme karşı antikor varlığı (İmmünolojik İnfertilite)
- Kadında yumurtlamanın olmaması veya yetersiz olması
- Cinsel işlev bozukluklarında tercih edilen bir yöntemdir.
Aşılama tedavisi yapılacak olan çiftlerde, erkeğin sperm tetkikinde yıkama ardından, örnekte en az 1.000.000/ml sperm olması gerekir. Daha az sayılarla uygulanan aşılamalarda başarı şansı oldukça azdır.
Aşılama İçin Gerekli Tetkikler
Erkek için;
- Sistemik ve lokal fizik muayene
- Semen analizi
- Sperm sayısı ve hareketliliği
- Detaylı morfolojik değerlendirme
- Yıkama sonrası sperm değerleri
- İleri tetkikler
- Serolojik testler
- MAR testi
- Hormon profili
Kadın için;
- Sistemik ve lokal fizik muayene
- Tubal geçişin saptanması (HSG, laparaskopi)
- Hormon profili
- FSH, LH (Adetin 2 ila 4. günü arasında)
- Prolaktin
- TSH
- Progesteron (Adetin 21. günü)
Gebelik şansını arttırmak için
Gebe kalmak için beslenme oldukça önemli
Anne ve baba olmak isteyen adaylar, ilk olarak neler tükettiğine dikkat etmelidir. Vitamin ve minerallerini almayı ihmal etmeden; tatlandırıcı, şeker, karbonhidrat, alkol, asitli içecekler, alkol gibi vücuda zararı dokunabilecek faktörlerin kullanımını minimuma indirilmeli, bazıları ise tümden bırakılmalıdır. Bu sebeple anne ve baba adayları, beslenme düzenlerini gözden geçirmelidir.
Stres hamilelik için olumsuz bir etkendir
Stres; uyku düzenini ve beslenme düzenini bozabilir. Bu sebeple de yüksek tansiyon, obezite gibi sorunlar için temel hazırlayabilir. Stres, kişilerin inancını kırarak, motivasyonu kötü etkileyerek tedavinin başarısı için olumsuz bir duruma yol açar. Doğrudan gebeliğe bir engel teşkil etmese dahi, dolaylı olarak gebelik üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Bu sebeple de stresi en az seviyeye indirmek gerekir.
Aşırı kilo ya da aşırı zayıflık gebeliği olumsuz etkileyebilir
Kilo fazlalığı ya da kilo azlığı doğurganlık üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Bu sebeple anne adayları, tedavi öncesinde uygun bir kiloya inmelidir. Bu sayede hem hamilelik dönemi rahat geçecek, hem de anne ve bebeğin sağlığı riske atılmayacaktır.
Obezite yani aşırı kiloluluk; koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, inme, tip 2 diyabet, rahim, meme kanseri, yumurtalık kistleri (polikistik over sendromu), depresyon osteoartrit (romatizma), varis, uyku-apne sendromu, doğum zorlukları gibi hastalıklar için risk faktörüdür.
Yapılan araştırmalarda ortaya konan bilgilere göre, yüzde 5-10’luk kilo kaybının dahi şekilde yumurtlama ve hamilelik oranlarını arttırdığını ortaya koymaktadır.
Sigaranın bırakılması şart
Sigarada bulunan nikotin, yumurtalıkları etkiler. Bu sebeple de genetik anomalilere yol açabilir. Sigara kullanan baba adaylarının spermleri de bu durumdan olumsuz etkilenir. Spermde şekil ve hareket bozuklukları daha fazla görülür. Erkekler, işleri sigara içmese dahi ister istemez dumanına maruz bıraktıkları için, üreme yetilerinin olumsuz etkilenmesine yol açabilirler. Sigara kullanan anne adayları, erken doğum riski ile daha çok karşı karşıyadır. Ani Bebek Ölümleri de sigara kullanan kişilerde daha yaygın bir şekilde meydana gelir.Erkeklerin sigarayı en az 3 ay öncesinden bırakması gerekir. Sperm oluşumlarının olumsuz etkilenmemeleri açısından sigara kullanmamaya özen gösterilmelidir. Kadınlar ise mümkünse sigarayı daha uzun bir süre önce bırakmalıdır.
Alkol kullanımı gebelik üzerinde olumsuz etkiye sahiptir
Alkol hamile kalma şansını düşürmektedir. Gebe bir anne adayı şayet alkol kullanıyor ise; bebeklerinde uzun dönemde zeka gerilikleri, öğrenme bozuklukları, davranış bozuklukları meydana gelebilir. Alkol, erkeklerde de ise sperm sayısının ve kalitesinin azalmasına yol açar.
Folik asit gebe ve gebe adayları için oldukça önemli
Gebe kalmayı kolaylaştıracak herhangi bir besin ya da yapılabilecek egzersiz yoktur. Ancak üreme organları üzerinde olumlu etkiler yaratan besinler mevcuttur. Aynı şekilde vücudu dinç tutan egzersizler de, doğurganlık yetileri için olumlu etkiler yapabilir. Ancak özellikle, anne olmak isteyen her kadın, folik asiti kesinlikle ihmal etmemelidir. Folik asit hamileliğin oluşumu ve oluşan hamileliğin gelişimi için oldukça önem teşkil eder.
Stresten uzak durmayı sağlayacak yöntemler denenmeli
Hastaya özgü hazırlanan beslenme programı, egzersiz programları, akupunktur, nöral terapi yöntemleri ile anne adayının stresi kontrol altına alınabilir. Tedavi süresince yapılan hormon tedavileri, zaten anne adayları üzerinde duygusal bir değişikliğe yol açar. Bu stresi önlemek tedavinin başarıya ulaşması için oldukça önemlidir.